13 Nisan 2012 Cuma

'Üretimini de yapacağız'

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, “Aşıyı, sadece dolum olarak değil, başından itibaren üretim olarak da Türkiye'de yaptıracağımız bir döneme giriyoruz. Kan ürünlerini başından itibaren imal edebileceğimiz, üretebileceğimiz bir döneme giriyoruz” dedi.

Akdağ, TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen “Ekspomed ve Labtek 2012” fuarlarının açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'de son 9 yıl ciddi bir değişim ve dönüşümün yaşandığına işaret ederek, bir istikrar ve huzur ortamında olan Türkiye'de ekonominin, ekonomiyle birlikte sanayi ve ihracatın da geliştiğini ve ithalatın yükseldiğini söyledi.

Bugün açıklanan rakamlarda, güzel bir gelişmenin görüldüğüne işaret eden Akdağ, ülkenin cari açığında geçen yıla kıyasla ay olarak ciddi azalma olduğunu vurguladı.

Akdağ, yakın bir gelecekte ihracatın artarak önce ithalatı yakalayacağını, sonra da geçeceğine inandığını dile getirerek, Türkiye'deki müteşebbisin böyle bir kabiliyeti olduğunu belirtti.
Sağlık Bakanı Akdağ, özel hastanelerin hizmet ederek bir katma değer oluşturduğunu, yurt dışından gelen hastaların da bu sektörün ihracatı içinde sayılması gerektiğini anlatarak, Türkiye'nin, sağlık turizmi açısından da gelecek yıllarda büyük bir atılım gerçekleştireceğini kaydetti.

“Türkiye'de sağlık hizmetinin ödeyicisi büyük ölçüde devlet tarafıdır” diyen Akdağ, bir taraftan genel bütçeden, bir taraftan Sosyal Güvenlik Kurumu'nun ödemeleriyle Türkiye'de sağlık harcamalarının 4'te 3'ünden daha büyük kısmının Sağlık Bakanlığı'nca karşılandığını söyledi.

Akdağ, Türkiye'den çok daha zengin, sosyal güvenlik sistemleri oturmuş, sağlık sigortacılıkları çok daha eski ülkelerde bile vatandaşın cepten ödemelerinin daha yüksek olduğunu vurgulayarak, hatta herkesin sosyal adalet ve refah anlamında gıpta ile baktığı Kuzey ülkelerinde dahi vatandaşın sağlığa cepten ödediği paranın oransal olarak Türkiye'dekinden daha yüksek olduğunu bildirdi.

Türkiye'de kişi başına yaklaşık olarak 550 dolar civarında sağlık harcaması olduğunu, bunun yaklaşık 400 dolarlık kısmını kamunun gerçekleştirdiğini, 50 dolarlık kısmının ise özel sektörün yatırım olarak gerçekleştirdiğini anlatan Akdağ, vatandaşın cebinden çıkan paranın yılda kişi başına 100 dolar civarında mütevazi bir rakam olduğunu söyledi.

Akdağ, Türkiye'de ilaç endüstrisi, tıbbi cihaz endüstrisi ve sanayisini geliştirmek için asıl belirleyici tarafın kamunun satın aldığı hizmetler olduğuna işaret ederek, kamunun, bir taraftan bu hizmetleri kamuya ait kaynaklarla vatandaşa ulaştırdığını, öbür taraftan da hizmetlerin büyük bir kısmının kamunun hastaneleri tarafından geliştirildiğini kaydetti.

"PİYASADAKİ ÜRÜNLERİN EN BÜYÜK ALICISI SAĞLIK BAKANLIĞI"

Sağlık Bakanı Akdağ, “Dolayısıyla piyasada imal veya ithal edilen bir ürününü kim satın alacak diye baktığımızda büyük alıcının Sağlık Bakanlığı olduğunu hepimiz biliyoruz” dedi.

Bu nedenle Sağlık Bakanlığı ile sektör arasında ilişkilerin çok önemli olduğuna dikkati çeken Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bazı örnekler vermek isterim. Sağlık Bakanlığı 2002 yılında 10 milyon doların biraz üstü 14 milyon dolar bir aşı tedarik etmekte ve bunu çocuklarımıza ücretsiz yapmaktaydı. Bu rakam geçtiğimiz yıl 250 milyon doları aştı, önümüzdeki yıllar belki daha da artar ama çok fazla artamayacaktır, çünkü bütün dünyanın kullandığı en gelişmiş aşılar artık Türkiye'de Sağlık Bakanlığı tarafından satın alınıyor ve şu aşılar çocuklarımıza vatandaşlarımıza sunuyoruz.

Üç aşı kaldı. Peki biz bunu yaparken bunun yanında neyi geliştirdik? Mevzuatın el verdiği ölçüde Türkiye'de dünyanın en gelişmiş iki aşısının dolum aşamasına kadar imal edilmesi şartını getirdik. Peki lisanslı olarak bu aşıyı üreten bunu Türkiye'de kiminle gerçekleştirdi? Bir Türk firmasıyla gerçekleştirdi. Şimdi önümüzde bu şekilde yeni ofsetle alakalı düzenlemeler de yaptığımız için bu şekilde birçok fırsatlar açılmaya başlandı. Aşıyı sadece dolum olarak değil başından itibaren üretim olarak da Türkiye'de yaptıracağımız bir döneme giriyoruz. Kan ürünlerini başından itibaren imal edebileceğimiz üretebileceğimiz bir döneme giriyoruz.”
Sektörün, Sağlık Bakanlığı ve hükümetin gelecek vizyonunu net olarak görmesi gerektiğine işaret eden Akdağ, “Biz, üretimin büyük ölçüde Türkiye'de gerçekleşeceği bir gelecek planlaması yapıyoruz. Bu lisanslı ürünler içinde böyle. Büyük alıcı durumunda olduğumuz için, biz devlet tarafı ve Sağlık Bakanlığı tarafı olarak lisanslı üreticiler de yerine göre kendileri ya da Türk ortakları ile Türkiye'de üretim ihtiyacını göreceklerdir” şeklinde konuştu.

"TÜRKİYE'DE BUNU ÜRETMEK ZORUNDASINIZ"

Akdağ, lisanslı ürünlerin Türkiye'de üretimini teşvik edecek mevzuatı şu anda oluşturulduğunu anlatarak “İthalatçı sektör de bilmelidir ki, bu ürünler gelecekte büyük ölçüde Türkiye'de üretilecektir. Bunu ben büyük satın alıcı olarak söylüyorum. Buna ilişkin taleplerimiz olacak, sektöre, 'buyurun gelin yarışın, Sağlık Bakanlığına ya da sosyal güvenlik kurumuna satın ama Türkiye'de bunu üretmek zorundasınız' diyeceğiz. Herkes kendisini buna hazırlamalı, zihnen hazırlamalı” dedi.

Sağlıkta Dönüşüm Programı ile bir yandan vatandaşa, büyük ölçüde bir hizmet arzı geliştirmesi oluştururken, işini geliştirirken, öbür taraftan tabii olarak sektöre bir alan açmış olduklarını aktaran Akdağ, sadece Türkiye'de tüketilen tıbbi malzeme ve cihaz açısından bile sektörün ciddi bir genişleme gösterdiğini ifade etti.
Recep Akdağ, bu sektördeki firmaların, ekonomik işbirliği ve ortaklıklar içine girmeleri gerektiğini dile getirerek, aksi halde yüksek teknoloji ürünü ihraç etmenin mümkün olmayacağını söyledi.

MİSAFİR HASTALARDAN ELDE EDİLEN GELİRLE İLGİLİ VERGİLENDİRME

Sağlık turizmi açısından Türkiye'ye gelen misafir hastalardan özel hastanelerce elde edilen gelirlerle ilgili vergilendirme konusunda ilgili bakanlıkla da görüştüklerini anlatan Akdağ, muhtemelen yakın gelecekte bunu sağlamış olacaklarını kaydetti.

Akdağ, tıbbı cihaz sektörü açısından da sağlık turizminin gelişmesinin son derece önemli olduğunu belirterek, sağlık turizminin sadece muayene edilen ve ilaç yazılan hastalarla ilgili olmadığını, sağlık turizmi açısından, Türkiye'nin tercih edildiği açık kalp ve göz ameliyatları, diş gibi alanların tıbbi cihazlarla bağlantılı alanlar olduğunu belirtti.

Recep Akdağ, yeni teşvik sisteminde tıbbi cihaz ve ilaçlar açısından büyük gelişmeler olduğunu, çok ciddi teşvikler sağlayacaklarını dile getirerek, bütün meselenin, gerek ofset alımları, gerek teşvik mekanizmaları açısından sermaye ve tecrübenin birleştirilmesi olduğunu, bakanlık olarak buna her türlü desteği vereceklerini söyledi.

PİYASA GÖZETİM DENETİMİNİ KUVVETLENDİREREK GELİŞTİRECEĞİZ

Kaliteyi gösteren “CE belgesi” meselesinin AB ile ortak direktifler altında zaman zaman kalite için yeterli olmadığını bildiklerini belirten Akdağ, yapılan bazı yanlışlar olduğunu, bu yanlışların Türkiye'deki tıbbı cihaz kullanımına sirayet etmemesi için piyasa gözetim denetimini kuvvetlendirerek geliştireceklerini vurguladı.
Sağlık Bakanı Akdağ, “Kalite ve hasta güvenliğinin, son derece dikkatli takip edileceği yıllara girmekte olduğumuzu herkes bilmelidir. Piyasa gözetimi itibarıyla yeni elemanlar yetiştiriyoruz, yeni sistemler kuruyoruz” şeklinde konuştu.

Türkiye'nin sağlık sisteminin,, Sağlıkta Dönüşüm Programı ile dünyanın izlediği, birçok ülke tarafından da model olarak incelediği bir sistem haline geldiğini kaydetti.

Konuşmaların ardından Sağlık Bakanı Recep Akdağ, kurdele keserek, 19. Uluslararası İstanbul Tıbbi Analiz, Teşhis, Tedavi, Koruma, Rehabilitasyon Ürün, Cihaz, Sistem, Teknoloji, Donanım ve Hastaneler Fuarı (Ekspomed 2012), 15. Uluslararası İstanbulLaboratuvar Teknoloji, Sistem ve Donanımları Fuarı (Labtek 2012) ve 2. Termal, Doğal Sağlık, Rehabilitasyon Merkezleri, Sağlık Ürünleri, Donanımları ve Malzemeleri Fuarı'nın (Ekspotermal) açılışını gerçekleştirdi.

Akdağ, daha sonra 15 Nisan'a kadar açık kalacak olan fuar standlarını da gezdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder