25 Nisan 2012 Çarşamba

Sigaranın Düşmanı: KARAYEMİŞ

Çağımızın en müzmin ve amansız hastalığı olan kanserin, özellikle Akciğer kanserinin en sadık can yoldaşı olan sigara, bugün milyarlarca insanın vazgeçemediği bir tutkudur. Ne yazık ki, bu milyarlarca sigara içicisinin içinden de milyonlarca insan kanserle yüz yüze kalıyor ve çoğu hayatını kanserli hasta olarak sonlandırıyor. 

İstatistikler, özellikle akciğer kanserinin nedenlerinin başında çok büyük bir yüzdeyle sigaranın geldiğini belirtiyorlar. Birçok insan, bu alışkanlıktan kurtulmanın yollarını arasa da, birçoğu bırakamadıklarını söylüyorlar. Bırakmak isteyenler de türlü türlü yollara başvuruyorlar. Bu yollardan pek çoğu zihni başka şeylerle meşgul edip ağız ve dudak alışkanlıklarını unutturma ağırlıklı, ya da bir kısmı ise, psikolojik ve fiziksel tedaviden geçiyor. Bunun için çeşitli ilaçlar ve tedavi yöntemleri de öneriliyor. Ama asıl önemlisi, sigara içmemenin ya da bırakmanın en temel kuralı işi beyinde bitirmek. Orada bittikten sonra, gerisi daha kolay. Beyinde nasıl bitirileceği konusunda en kesin kural “artık içmeyeceğim” kararının verilmesidir sanırım. Bu konuda pek ahkâm kesmeyelim ama bu konuyu artık kafalarından ve vücutlarından atmak isteyenlere, başka konularda da olduğu üzere doğal yöntemler önereceğim. 

İşte sigaranın amansız düşmanı olan bir doğal ürün : Karayemiş !..

Latince de Laurocerasus officinalis, Prunus lauroceraus olarak bilinen karayemiş bitkisi ya da meyvesinin, ana vatanı Anadoludur. Karayemiş, 1546 yılında bir Fransız tarafından Trabzon Kirazı (Cerasus trapezuntuna) olarak adlandırılmıştır. Bitki aynı yıl İstanbul üzerinden İtalya’ya, 1574’de başka bir yabancı tarafından Viyana’ya oradan da Fransa ve İngiltere’ye gönderilmiştir. 1600 yılından itibaren tüm Avrupa’da park ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilmeye başlanmıştır. Bu meyve İngilizce de Cherry Laure diye bilinmekte olup, ülkemizde: Taflan, Karamış, Kattak, Laz Üzümü, Laz-Gürcü Kirazı, Tiko ve Tanal olarak bilinir.

Bitkinin tabii yayılma alanı Karadeniz’in doğu bölgeleri, Kafkaslar, Toroslar, Kuzey ve Doğu Marmara’dır. Genel olarak ılıman iklim bölgelerinin meyvesidir. Bu bakımdan en iyi karayemişler Karadeniz bölgesinin sahil kuşağında yetiştirilmektedir. Ülkemizde, Rize, Trabzon (Maçka - Meryemana Vadisi), Giresun, Sinop (Ayancık), Zonguldak (Devrek), Kastamonu, Bartın, Bolu, İzmit (Keltepe), Adapazarı, İstanbul (Belgrat Ormanı, Alemdağ), Bursa (Uludağ) ve Osmaniye’de (Gâvurdağları) orman veya orman kıyılarında doğal olarak rastlanır. Karayemiş; 5–6 m boyunda veya boylu çalı şeklinde, kışın yaprağını dökmeyen ağaççıktır. Özellikle kayın ormanlarının altında yer alır. Ormancılık bakımından zararlı bir alt flora bitkisidir. Gövde ve dalları kış soğuklarına dayanıklıdır. Ancak çiçekler, erken ilkbaharda açtığından donlara karşı hassastır. Bu nedenle ilkbahar donların sık görüldüğü yerlerde yetiştirilmesi oldukça güçtür.

Bu meyvenin özellikle içerdiği antioksidanlar nedeniyle doku yenilemesine yardımcı olduğu tespit edilmiştir. Bu özelliği itibari ile sigara tütününün etkin maddesi olan nikotinin meydana getirdiği kansere karşı da oldukça etkili olduğu belirtilmektedir.

Karayemiş bitkisi nikotine karşı nasıl etki gösteriyor. Bu maddeye karşı etki göstermesi, karayemiş bitkisinin içinde bulunan potasyum, sodyum, magnezyum ve kalsiyum maddelerinin oldukça zengin olması ve bunların karışımı ile ortaya çıkan etkin madde de antioksidan etkisi yaratarak, nikotinin etkilerini azaltıyor ve nikotinin etkilediği hücreler üzerinde etkili olarak doku yenilenmesine neden oluyor. Karayemiş’in yapraklarında şeker, tanen, calcium oksalat ve önemli oranda prulaurasin isimli cyanogenetik bir glikozit bulunur. Meyveleri üzerinde yapılan çalışmalarda karayemişte mineral maddelerin ve antioksidan maddelerin bol miktarda olduğu, buna karşın bakır ve çinko gibi ağır ve zararlı metallerin ise çok düşük miktarlarda bulunduğu tespit edilmiştir. 

Bir kilogram karayemiş’te; 2215 mg Potasyum, 55 mg Sodyum, 179 mg Magnezyum, 153 mg Kalsiyum, 0.8 mg Bakır, 1.9 mg çinko, 8.3 mg demir ve 24,2 mg Mangan bulunur. Bu durum pozitif bilimler tarafından da kanıtlanmış ve bu bitki tıbben de kabul edilmektedir. 

Karayemiş bitkisi ya da meyvesi içindeki antioksidan maddelerin, nikotinin etkilerini azaltıp, kanseri de önlediği bilinen bir gerçek. Ancak, bu meyvenin faydaları bu kadar da değil. Meyvenin içindeki maddeler ve özellikle meyvenin çekirdekleri, öğütülüp toz haline getirildikten sonra bal ile karıştırıldığında (özellikle organik bal), bronşite iyi geldiği gözlemlenmiş. Bunun haricinde, kandaki demir eksikliğini giderdiği, idrar söktürdüğü, kalp çarpıntılarını giderdiği, kan şekerini düşürdüğü, kasların düzenli bir şekilde çalışmasına yardımcı olduğu ve kemik yapısını geliştirdiği de gözlemlenmiştir. Ayrıca egzama ve hemeroid tedavisinde, insülün hormon düzenlemesinde, mide ülseri ve bağırsak tembelliğini de giderdiği gibi böbrek taşlarını da düşürdüğü belirtilmektedir.

Karayemiş ayrıca; bazı ilaçlara tat ve koku (kremlerde) verici olarak da kullanılır, hayvanlara taze olarak yedirilir, pasta, kek ve özellikle hoşaf ve kompostolara koku ve tat kazandırmak için ilave edilir, pekmez, reçel ve tuzlaması yapılır, sindirimi kolay olup meyveleri yenir, tokluk hissi verdiğinden diyet amacıyla kullanılır, yaprakları; çelenk yapımında, balık tablalarının süslenmesinde, hamsi buğulamasında koku vermek ve iştah açmak için (1-2 adet halinde) kullanılır. 

Aman dikkat ! Bu ağaççığın yaprakları çiçek açma döneminde zehirlidir. Gelişmesini tamamlayan taze yaprakları elle toplanır. Destile edilerek eczacılıkta kullanılan Laura Cerasin maddesi elde edilir. Yaprağın bileşimi; glikoz, tanen, kalsiyum oksalat, emulsin (enzim), prulaurasin (glikozid), benzoik asit, siyanidrik asittir (zehirlidir, çekirdekte de bulunur, yapraktan elde edilen su fazla kullanılırsa; baş dönmesi, kusma, karın ağrısı yapar).

Doğal ecza deposundan bir tedavi ve mineral bombasıdır karayemiş..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder