13 Nisan 2015 Pazartesi

Prostat kanserinde aşı ömür uzatır

Metastatik prostat kanserinin tedavisinde en etkili seçenek, vücuttaki androjenik (hormonel) tepkilerin önlenmesidir. Burada iki farklı yöntem kullanılır. Hormonu baskılama tedavisindeki hedef, dolaşımdaki androjenlerin yani hormonların ortadan kaldırılmasıdır. Anti-androjen yani anti-hormonel tedavi uygulanmasında ise, dolaşımdaki testis ya da adrenal (böbrek üstünde) kaynaklı androjenlerin hormon reseptörlerine bağlanmasının önlenmesi hedeflenmektedir. Testis kaynaklı hormonların dolaşımdan uzaklaştırılması, cerrahi olarak her iki testisin çıkarılması ile sağlanabilir. LHRH antoganistleri (örneğin; gosterenin, buserenin) kullanılabilir. Bunların depo formları üç ayda bir hastaya yapılarak medikal kastrasyon (kısırlaştırma) sağlanacaktır. Ancak bu tedaviye başlamadan önce yan etkilerin önlenmesi için enjeksiyondan yedi gün önce anti-androjen ilaçlara hemen başlanmalıdır. Gerek anti-hormonel, gerek LHRH antogonistleri tedavileri; radyoterapiden önce de başlanarak altı ay ya da bir yıl süre ile onkolog ya da radyasyon onkologların kontrolü altında erken evrelerde yapılabilir. Lokal ileri tümörlerde bu iki ilaca başlanarak tümör küçültülüp ondan sonra radyoterapi yapılabilir. Uzun süre bu ilaçların kullanılması dirence sebep olabilir. Kemik sintigrafisi, belirti vermeyen hastalarda bile ilk üç sene boyunca her sene muhakkak tekrarlanmalıdır. Çünkü biraz önce de söylediğim gibi tümör en çok kemikleri sever. 50 yaşın üzerindeki erkeklerde geçmeyen bel ağrılarında prostat kanseri şüphesi üzerinde durulup tetkikler ona göre yapılmalıdır. 

AŞI YAŞAM SÜRESİNİ UZATIYOR 

Belli bir süre sonra anti-hormonel tedaviye direnç gelişir, PSA değerleri artar ve metastazlar ortaya çıkarsa; yaşam süresi 8-12 aydır. Ancak bu durumda hormon tedavisi bırakılarak kemoterapatik ajanlar devreye sokulur. Siklofosfamid, sisplatin, estramustin, vinblastin, mitoxantron, doxataxel, paxataxel etken maddeli ilaçlar kullanılır. Bunların sağ kalım avantajı verdiği ve hastanın yaşam süresini uzattığı gösterilmiştir. Bu arada kemik metastazlarında lokal radyoterapi ve bifosfonat uygulaması şarttır. Bu son zamanlarda bütün kemik metastazı olan tümörlerde uygulanan bir tedavidir. Bu da kemiğin güçlenmesini sağlamakta, metastazı bir yerde durdurmaktadır. Prostat kanserlerinde esas en büyük gelişme, aşağı yukarı 10 seneden beri yapılan çalışmaların sonucunda ortaya çıkan prostat kanseri aşısıdır. Bu aşı FDA tarafından kabul edilmiş ve kullanılmaya başlanmıştır. Bu belirli merkezlerde yapılmakta ve metastatik olan hastalarda yaşam süresini uzatmaktadır. Bu çalışmalar ileride adjuvan (koruyucu) olarak da kullanma şansını ortaya çıkaracaktır. Bu son zamanların en büyük gelişmesidir. 

GÜNDE YARIM KİLO EV YOĞURDU YİYİN
Prostat kanserinden korunmak için şunlara dikkat edin: 
 Özellikle sporcularda testosteron alımının sınırlandırılması önemli. 
 Aşırı yağlı yemeklerden, kırmızı et, kızartmalar, fazla pişmiş, fazla kızartılmış ızgaralardan kaçınmak gerekli. 
 Meyve ve sebze tüketimini artırın. Özellikle organik elma, kiraz, nar, ananas, mevsim meyvelerinden kara üzüm yiyin. Semizotu, ısırgan yaprağı ve kökü haftada iki kere haşlanarak sarımsaklı yoğurtla tüketilmeli. 
 Yeşil çayı günde en az iki-üç çay bardağı tüketmek faydalıdır. 
 Günde en az bir çorba kaşığı keten tohumunu taze çekilmiş olarak tüketin. Günde yarım kilo ev yoğurdu ya da çökelek yemek önemli. 
 Günde iki bardak organik domates suyu içilmesi önerilir. 
 E vitamini veya selenyum içeren gıdalar veya günde 400 ünite E vitamini ve 100 ünite selenyum alın. 

ORGANİK ELMA KABUĞU İŞE YARIYOR
 2010 yılı Şubat ayında yapılan bir çalışmaya göre; Boswellia Serrata 5-LOX inhibitörü prostat hücrelerinde ölüme sebep olmuş, androjen yani erkeklik hormonlarını azaltmıştır. Anti-anjiyogenetik etki göstermiştir. 
 Wisconsil Üniversitesi'nde 2010 yılında yapılan bir çalışmaya göre; organik elma kabuğu ekstratı, farelerde yapılan çalışmada tümörün gelişmesini bazı fazlarda durdurmuş ve anti-anjiyogenetik yani tümörün kanlanmasını önlemiştir. 
 E vitamininin sekiz formundan biri olan Gamma Tocotrienol'ın prostat kanser hücrelerini azalttığı gösterilmiştir. 

12 Nisan 2015 Pazar

Meyvelerin kabuklarındaki mucizevi şifa

Meyveleri kabukları ile tüketmek çok faydalı. Birçok hastalığa iyi geliyor ve yaşlanmayı geciktiriyor. Ancak üzerindeki kimyasallar yüzünden yemeden önce sirkeli suyla yıkayın

M eyve kabuklarının soyularak mı, yoksa soyulmadan mı tüketilmesi halen tartışmalı bir konudur. Büyük marketlerde satılan meyvelerin üzerindeki çeşitli püskürtme kimyasallar ve mumsu maddeler, meyvenin çabuk bozulmasını önlediği gibi, cezbedici rolünü de artırır. Böylece meyve parlak ve canlı gözükür. Bunun dışında meyvelerin yetiştirildiği zaman üzerine sıkılan böcek ilaçları çok büyük bir tehlike arz eder. Gerek kanser yapıcı etkisi, gerekse aşırı miktarda atılması gerekenden fazla zehirler. Meyve eğer kabukları ile tüketilecekse, kesinlikle elma sirkeli suyla ovuşturarak yıkanmalıdır. Eğer ilaçlı ve mumlu olduğu kabul ediliyorsa kabukları soyulmalıdır. Ancak meyveler, kabukları ile tüketilirse çok büyük yararları vardır.
 MANDALİNA KABUĞU Mandalina kabuğunun, kötü kolesterolü düşürücü etkisi, hazımsızlığı azaltılması, bağırsakları çalıştırması ve yüksek dozda C vitamini içerdiğinden bağışıklık sistemini güçlendirdiği tartışılmaz. Yapılan çalışmalarda, mandalina kabuğunda bulunan tangeretin denilen maddenin beyin tümörlerinin en tehlikesi olan Glioblastomada tümörünü küçülttüğü gösterilmiştir. Beyin tümörü olan hastalarda günde beş mandalina, bir portakal, bir limon kabuğnun beraber çekilerek, içine çok az bir tatlandırıcı konup tüketilmesinin beyin tümöründeki ödemin azalmasını sağladığı gösterilmiştir.
 KARPUZ KABUĞU Karpuzun, resrevetrol içerdiğinden kanserde yararlı olduğunu eskiden beri bilmekteyiz. Karpuzun kabuğundaki sitrülinin, kan dolaşımını rahatlattığı ve yüksek antioksitan etkisiyle yaşlanmaya karşı ve kanser savaşçısı olduğunu bilmemiz gerekir.
 SOĞAN KABUĞU Soğanın dışındaki koyu renkli tabaka koarsetin ihtiva eder. Özellikle kalp hastalığında, damar sertliğinde büyük faydası vardır. Aynı zamanda kanserden korunmada ve kanser tedavisinde faydası vardır.
 ELMA KABUĞU Dünyanın en mucizevi bitkisidir. Yüksek dozda koarsetin ihtiva eder. Elma, cilt yaşlanmasını önler ve bağırsaklara çok yararlıdır. Bağırsak kanserinin oluşmasını engeller. Ayrıca elma kabuğu, mide kanserinin oluşmasını da engeller. Yaşlı kanserli farelere üç ay sürekli olarak elma verildiği zaman farenin kanserojen genetiğine bağlı olan faktörleri dört bine karşı iki bine indirmiştir.
 HAVUÇ KABUĞU Havucun içerdiği kırmızı renk zaten ne kadar yararlı olduğunun bir göstergesidir. Özellikle yüksek dozda betakroten içerdiğinden (diyabeti olmayan hastaların) bütün kanser türlerinde faydası tartışılmazdır.
 NAR KABUĞU Narın elmayla beraber kanser tedavisinde ve kanserden korunmada ne kadar faydalı olduğu pek çok yazılarımda anlatılmıştır. Nar kabuğunun, kanser hastalarında geçmeyen ishalleri durdurucu etkisi son derece önemli.
 CEVİZ KABUĞU Cevizin faydalarını anlatmakla bitmez, ancak ceviz kabuğu alkol ekstresinde bekletilerek veya kaynatılarak kanser hastalarının geçmeyen ishallerinde kullanılmıştır. Ceviz kabuğu, eskiden kolera salgınlarında kullanılan bir tedavi ilacıydı.

ANANAS, BEYİN ÖDEMİNİ AZALTIR
 DOMATES Domatesi genellikle kabuğuyla tüketmek çok yararlıdır. Yüksek dozda likopen içerdiğinden öncelikle prostat kanserinde PSA'yı düşürdüğü ve tedavisinde halen kullanılmakta olduğu bilinmektedir. Ayrıca Amerika'da yapılan ve yayınlanan bir çalışmada, adet görmeyen kadınlarda günde iki bardak domates suyu tüketmenin meme kanseri riskini düşürdüğü gösterilmiştir.
 ANANAS Ananasın kabuğundaki vromelain isimli madde özellikle beyin tümörlerinde beyin ödemini azaltıyor. Ananas; iyice çekilerek lapa haline getirilip bir kavonozda toplanmalı, üzerine kaynar su dökülüp bir saat bekledikten sonra üzerine zeytinyağ ve limon dökerek tüketilmelidir. 

13 Mart 2015 Cuma

Prostat Kanserinde Besin Desteginin Önemi!

Prostat kanserinin erken safhasında olan hastalarla yapılan çalışmalara göre; selenyum içeren besinler ile soya ve keten tohumu kanserin yayılmasını önlüyor

Prostat kanserli hastaların tedavi sürecinde, besin takviyeleri önemli bir rol oynuyor. Soya ve keten tohumu gibi bitkilerle, polisakkarit ve PC SPES gibi bileşikler; hastalık süresince vücuda sayısız fayda sağlıyor. Bağışıklık sistemini güçlendiren bu besin takviyelerinin, kanserli hücrelerin yayılmasını önlediği de düşünülüyor. 

SOYA ERKEN SAFHADA YARARLI 

Vücuda sayısız faydası olan soya, kanserli hastaların en çok kullandığı besin takviyelerinin başında geliyor. Soya ve bu bitkiden elde edilen ürünlerin; aktif bir tedavi görmeyen, erken safhadaki prostat kanseri hastalarında, PSA seviyesini düşürdüğü tespit edildi. Radyoterapi, hormonal tedavi, prostatektomi veya aktif izleme tedavisi gören 62 hastayla yapılan bir çalışmada; tümörlerin büyümesini engelleyen genistein maddesinin etkileri araştırıldı. Çalışmada; bu maddeye hiçbir hastanın tam cevap vermediği görüldü. Hastaların yüzde 17'si kısmi cevap verirken, yüzde 15'inin PSA seviyelerinde azalma oldu. Hastaların yüzde 67'sinde ise ilerleme olduğu tespit edildi. 

KETEN TOHUMU DA ETKİLİ 

Söz konusu çalışmaya göre; sadece soya ekstresi, prostat kanseri için genel olarak etkili değil. Fakat bazı hastalarda PSA'yı düşürüyor. Aktif izleme tedavisi gören, erken safhadaki hastaların yüzde 60'ının PSA seviyelerinde azalma saptandı. 75 prostat kanserli hastayla yapılan başka bir çalışmada ise, hastalara 12 hafta boyunca soya takviyesi verildi. 12 hafta sonunda soya takviyesi alan hastaların yüzde 69'unda kanserli hücre sayısının azaldığı görüldü. Öte yandan çok faydalı bir baharat olan keten tohumunun yağı ve özü de, kanserli hücreler üzerinde tıpkı soya gibi etki gösteriyor. 

SELENYUM İLERLEMEYİ DURDURUR 

Selenyum içeren besinler; sadece prostat kanserinin önlenmesi için değil, aynı zamanda kanser teşhisi konmuş erkeklerde hastalığın ilerlemesini durdurmak için de kullanılıyor. Prostat kanserinin çeşitli safhalarındaki hastalarla yapılan birçok çalışmada; selenyumun, kanserli hücrelerin büyümesini önlediği tespit edildi. Farklı evrelerdeki erkek hastalarla yürütülen birçok çalışmalara da halen devam ediliyor. 

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNDE ETKİLİ 

Prostat kanseri hastalarında en çok kullanılan besin takviyelerinden biri; polisakkaritler... Bugüne kadar birçok araştırmaya konu olan bu bileşik, bağışıklık sistemi üzerinde etkisini gösteriyor. Bu çalışmalardan birinde; altı ay boyunca polisakkarit verilen hayvanların yüzde 7'sinde hastalığın durduğu geri kalanlarda ise ilerlediği görüldü. 

KANSERLİ HÜCRE SAYISI AZALDI 

Domates, havuç ve greyfurtta bulunan likopenle ilgili yürütülen bir çalışmada; 26 hastaya, günde iki kere, 15 miligram likopen verildi. Araştırmanın sonuçlarına göre; bu kişilerde kanserli hücre oranı yüzde 18 oranında azaldı. Likopenle ilgili bulgular umut verici ancak küçük çalışma gruplarına bakarak genelleme yapmamak gerek.

KATİL HÜCRELERİ UYARIP KANSERLİ HÜCRELERİN BÜYÜMESİNİ DURDURUYOR
Bitkisel bir bileşik olan PC SPES, 2000'li yılların başından bu yana prostat kanseri tedavisinde destek olarak kullanılıyor. Latince'de umut anlamına gelen SPES'in, katil hücreleri uyardığı ve kanserli hücrelerin büyümesini durdurduğu tespit edildi. PC SPES, sekiz bitkiden oluşuyor: Krizantem, çivit otu, cin lokumu, reishi mantarı, psudoginseng, rabdosia, saw palmetto ve skullcap. Klinik çalışmalarda; PC SPES takviyesi alan kanserli hastalarda PSA seviyesinin düştüğü görüldü. Öte yandan, PC SPES'in sentetik ilaçlarla kirletilmesi, bu ürünün kullanımının yasaklanmasına neden oldu. 

Prostat kanserli hastalara Japon Diyeti!

Japon diyeti ve Akdeniz diyeti, prostat kanserliler için risk faktörlerini azaltacak iki diyet çeşididir. Yeşil çay, soya, balık ve taze sebze-meyveyi sofranızdan eksik etmeyin, gıdalarınızın çeşitliliğini artırın

Prostat kanseri genel hatlarıyla birbirini ardışık olarak izleyen dört ana hastalık evresinden oluşur. Bunlar; organa sınırlı hastalık, lokal ileri evre hastalık, metastatik ileri evre hastalık ve antiandrojen hormonal tedaviye dirençli hastalık evreleridir. Prostat kanseri tanısı ABD'de tahmini olarak 300 bin erkeğe konulacak ve aynı zamanda 35 bin olgu bu tanıya bağlı olarak yaşamını yitirecektir. Yine bu kanser, yüzde 33 oranı ile en sık görülen tümör olmasının yanında kansere bağlı en sık ikinci ölüm nedenidir. 

BATIDA SIK GÖRÜLÜR 

Prostat kanseri görülme sıklığı ülkeler arasında değişiklik göstermektedir. Batı ülkelerinde Asya ülkelerine oranla daha sık görülmekte, siyah ırkta daha fazla rastlanmaktadır. Prostat kanserli hastaların yaptığı diyet önemlidir. Eğer kanser tedavisi görüyorsanız veya kanser tedaviniz bittiyse, doğru yemek ve yeterli beslenme çok önemlidir. Kemoterapi ve radyoterapi gibi tedavilerde yan etki olarak sağlıklı hücreleriniz zarar görmüş olabilir. Onun için bunları onarmaya çalışan hücrelere ekstra görev düştüğünden bunlara yardımcı olunmalıdır. Peki ne yapmamız gerekmektedir?
 Düzenli egzersiz yapın; yürüyüş en iyisidir. Günde en az yarım saat ile bir saat arası yürüyün.
 Kalori alımını sınırlayın. Aşırı kalori kanserin büyümesi için kötü bir faktördür.
 Amerikan tarzı yemeklerden (margarin, fast-food, kızarmış patates gibi) kaçının.
 Her gün güneşe çıkın ve en az yarım saat güneşlenin.
 Ilık bir hava sizin için en iyisidir.
 Prostat kanserinde kalp sağlığı da beraberinde kontrol edilmelidir. Onun için prostat tedavisi olurken kalbinizin de yorulabileceğini, kolesterol ve trigliserid seviyelerinizin yükselebileceğini göz önünde bulundurun. 

MUTLAKA BALIK YİYİN 

 Yediğiniz gıdaların çeşitliliği önemlidir. Gıdalarınızın çeşitliliğini artırın. Prostat kanserliler için risk faktörlerini azaltacak iki diyet mevcuttur: Japon diyeti ve Akdeniz diyeti.
 Japon diyetinde; yeşil çay, soya, sebze ve balık gibi düşük kalori ve çok düşük yağ içeren besinler yer alır.
 Akdeniz diyetinde çeşitli taze meyve ve sebze, sarımsak, soğan, bol domates, siyah üzüm, zeytin ve balık en ön sıradadır. Burada kırmızı et tüketimi düşüktür.
 Araştırmalar; aşırı kırmızı et ve yüksek yağlı süt tüketiminin prostat kanserini büyümeye teşvik ettiğini göstermiştir. Trans yağ asitleri, kızarmış ve pişmiş yiyecekler de aynı etkiyi gösterir.
 Haftada iki kere balık yiyin, soğuk su balıklarını tercih edin. Balıkları kızartmaktan kaçının.

HER GÜN EN AZ ÜÇ FİNCAN YEŞİL ÇAY RİSKİ YÜZDE 40 ORANINDA AZALTIYOR Prostat kanserinin büyümesini teşvik eden yüksek kalsiyumlu diyetlerden kaçının.
 Günlük B-kompleks ve folik asit ile multi vitamin alın. Yüksek doz çinko tedavilerinden kaçının.
 Doğal C vitamini tüketimini artırın. Bunlar; narenciye, çilek, ıspanak, kavun, tatlı biber ve mangodur.
 Her gün en az üç fincan yeşil çay tüketin. Yapılan bir çalışmada; günde altı fincan yeşil çay içenlerde PSA'nın düştüğü ve prostat kanseri riskinin yüzde 40 oranında azaldığı gösterilmiştir.
 Salamura ve tuzlu gıdalardan korunun. Düzenli olarak kırmızı üzüm yemek, resveretrol almak faydalıdır.
 Brokoli, ıspanak gibi koyu yeşil sebze yiyin.
 Yine yapılan yeni bir çalışmada; iki bardak domates suyuna karşılık bir brokoli çiğ olarak tüketildiğinde altı haftalık kürden sonra PSA'nın yüzde 50 oranında düştüğü ve tümörün küçüldüğü gösterilmiştir. 

9 Mart 2015 Pazartesi

Prostat kanseri tedavisi sonrası D vitamini alın

Kanser tedavisi, her tedavide olduğu gibi bazı yan etkiler içeriyor. Prostat kanserli hastalar da yaşadıkları bu olumsuz yan etkileri vitamin takviyesi gibi yöntemlerle hafifletmeye çalışıyor

Prostat kanserli hastaların tedavisi sırasında ve sonrasında bazı istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Bunlar ağrılar, sıcak basmaları, kemik erimesi ve cinsel sorunlar olarak kendisini gösteriyor. Bu hafta sizlere bu istenmeyen sonuçlardan bahsedeceğim...

KRONİK AĞRILAR GÖRÜLÜR 

 Pelvik (karnın alt kısmı) ameliyat ve radyasyon sonrası, kronik pelvis (leğen kemiği) ağrısı, üriner tutarsızlık ve cinsel disfonksiyon gibi birçok uzun süreli anormalliklerle bağdaştırılmaktadır.
 Bu semptomları tedavi etmek için tamamlayıcı tedaviler keşfedilmektedir. Kronik pelvik ağrısı sendromu çeken erkeklerde küçük bir akupunktur çalışması yürütülmüştür. Ağrı ve yaşam kalitesi skorları sinir çizgisinden epey yükselmiştir. Beşinci tedaviden sonra karşılaştırıldığında önemli ölçüde azaldığı görülmüştür.
 Prostatın cerrahi olarak çıkarılması sonrası üriner tutarsızlığı azaltma potansiyellerini ölçmek için zihin-vücut teknikleri de keşfedilmektedir. Pelvik kas egzersizi (PME); biyo geri bildirim kombinasyonu, üriner tutarsızlık sonucu oluşan idrar kaçırma sıklığını ve miktarını azaltmaktadır.
 Diğer bir çalışma; pelvik kas egzersizi sırasında öğrenme aracı olarak sözle anlatımı elektrobiyografik biyo geri bildirimle karşılaştırmışlardır. İki müdahale arasında önemli bir farklılık bulunamamıştır.

SICAK BASMALARI OLUR 
 Östrojen ya da erkeklerde hormon baskıcı ilaçlar vazomotor semptomlara (sıcak basmalarına) sebep olabilir. Birkaç kontrol edilmemiş çalışma; bu semptomları tedavi etmek için akupunkturu incelemiştir. Kontrol edilmemiş çalışmalarda; göğüs kanserli hastalarda ilaca bağlı sıcak basmalarını akupunkturun azalttığı saptanmıştır.
 Prostat kanserinde, hormonla testesteron azaltma tedavisine bağlı vazomotor semptomları olan erkeklerde küçük, kontrol edilmemiş bir çalışma yürütülmüştür. Bu hastalarda sıcak basmalarının sayısında önemli bir düşüş gözlenmiştir. Kontrol grubunun eksikliği ve küçük bir örnek oluşu, sonuç çıkarmayı engellemektedir. Pek çok kontrol edilen deney halen yürütülmektedir.

KEMİK ERİMESİNE TAKVİYE ALIN 

 Prostat kanserinin hormonal tedavisi osteoporoz riskini artırmaktadır. Kanser hücrelerinin fitoostrojenler tarafından uyarılması, prostat kanserinde olası olmadığı için erkeklerde soya ürünlerinin takviyesi daha az problemlidir.
 Prostat kanseri hastalarında kemik erimesini önlemek dışında, D vitamini takviyesinin ek yararları da vardır.
 Erken tekrarlayan prostat kanserinde PSA seviyesi artış oranını D vitamini düşürebilir. İleri düzeyde hormona dirençli prostat kanseri olan 25 hastada yapılan Faz 1 D vitamini analoğu deneyinde; iki hasta kısmen tepki belirtisi göstermiştir ve diğerleri bir-iki aydan fazla hastalık stabilizasyonu göstermiştir.

SAW PALMETTO İLE TEDAVİYE KATKI
 Prostat kanseri hastaları, ameliyat sırasında oluşan sinir hasarlarında ya da hormon baskıcı tedavisinden kaynaklanan libido eksikliği ve iktidarsızlık gibi cinsel disfonksiyonları geliştirebilir. Bunlar için pek çok tamamlayıcı tedavi geliştirilmiştir.

BAKTERİLERİ ÖLDÜRÜYOR 

 Saw Palmetto, içerisinde barındırdığı doğal maddelerle, prostat büyümesine ve prostat kanserine karşı etkilidir. Ayrıca yapılan klinik çalışmalarda, Saw Palmetto'nun bakteri öldürme yeteneğinden dolayı rahatlıkla idrar yolu enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılabileceği de bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
 Saw Palmetto, prostat kanseri gelişimine katkıda bulunan genleri değiştirerek prostat dokusunda hormon dönüşümünü engeller. 

Diyabet ilacı prostat kanserinden koruyor

Şeker hastalığının tedavisinde kullanılan bir ilaç, prostat kanserinden koruyor. Yapılan çalışmalarla da bu kanıtlanmış. Yan etkileri de hafif olan bu ilaç sayesinde prostat kanserinden ölüm oranları azaldı

Son aylarda yapılan çalışmalar; yıllardır diyabet tedavisinde kullanılan etken maddesi metformin olan ilacın, prostat kanserinden korunmada yararlı olduğunu gösteriyor. Bilim adamlarının araştırmaları; metformin etken maddesinin, diyabeti olmayan hastalarda da güvenli olduğunu gözler önüne seriyor. Bu konuda yapılan bir çalışmada; prostat kanserinin erken evresinde olan bir gruba metformin verilmiş, diğer gruba ise verilmemiş. Sonucuna göre; metforminin, diyabeti olmayan prostat kanseri hastalarında yarar sağladığı kanıtlanmış. 4 bin erkek üzerindeki başka bir araştırmada da; metformin alanlarda prostat kanserine daha az rastlandığı görülmüş. Bu gelişmelerin ışığında Dr. David Margel ise "Artık metformin sayesinde prostat kanserine bağlı ölümlerin sayısında azalma olacak" yorumunda bulundu.

ÖLÜM RİSKİ YÜZDE 24 AZALDI 
Yeni bir çalışmada ise şeker hastası olan 3 bin 800 erkek incelendi. Bu grubun üçte biri metforminle, üçte ikisi ise başka diyabetik ilaçlarla tedavi edildi. Dört yıl süren çalışmanın sonucuna göre; en az 19 ay metformin alanlarda, kansere çok daha az rastlandı. Kanser olanlarda ise ölüm riski yüzde 24 oranında azaldı. Bu da metforminin hem kanserden korunmada, hem de kanser tedavisinde faydalı olduğunu gösteriyor. 

BAŞKA KANSER TÜRLERİNDE DE ETKİLİ 

Bu ilacın, kanser hücrelerini öldürdüğü ve anti-anjiogenetik etkiye sahip olabileceği düşünülüyor. Öte yandan 20 bin vakanın incelendiği başka bir çalışmada ise, metforminin başka kanser türlerine yakalanma riskini de azalttığı görülüyor. Diyabet ve prostat kanseri, Amerika'da çok sık görülüyor. İstatistikler ise her üç erkekten birinin 60 yaşından sonra prostat kanserine yakalanacağını gösteriyor. Verilerin sonuçlarına göre; her yıl Amerika'da 300 bin yeni vakaya daha rastlanacağı ve bunlardan yaklaşık 30-35 bininin ne yazık ki hayatını kaybedeceği iddia ediliyor. 

YAŞAM SÜRESİNİ UZATIYOR 
Çalışmalarda; diyabet ve obezitenin yüksek kanser riski taşımasına rağmen, glikoz kontrolü için metformin alanların kanser olma ihtimali düşük çıktı. Metforminle ilgili yapılan ve son 10 yılı kapsayan bir araştırmaya, 8 bin diyabet hastası katıldı. Araştırmanın sonucuna göre; şeker hastalarının kanser olma ihtimalinin yüzde 54 oranında azaldığı ortaya çıktı.

OBEZ OLAN HASTALARA KİLO VERDİRİYOR
Hayvanlar üzerinde yapılan laboratuvar çalışmalarında; metforminin, Amerika'da çok fazla görülen ve ikinci ölüm nedeni olarak gösterilen kolorektal kanserleri de önlediği anlaşıldı. Ayrıca meme, kolon, akciğer kanserleri hastalarının yaşam sürelerini de uzattığı ortaya çıktı. Metforminin yan etkileri çok hafiftir. En çok ishal ve mide sorunlarına rastlanır. Bu şikayetler de genellikle ilacın kullanılmaya başlanmasının ardından iki hafta sonra azalır. Verilmesi gereken günlük doz ise 2 gramdır. Sabah ve akşam yemeklerinden sonra alınabilir. Metforminin yararlarından biri de; obez hastaların kilo vermesini kolaylaştırmasıdır. Ancak böbrek, karaciğer ve ileri kalp hastalığı olanlarda doktor kontrolünde kullanılmalı ve dikkatli olunmalıdır. 

7 Mart 2013 Perşembe

MAVİ VOLKANİK AGAVE

MAVİ VOLKANİK AGAVE (DUNYANIN EN GUVENLİ VE SAGLIKLI SEKERİ)

Agave şurubu sağlıklı yaşam liderlerinin gerek genel sağlıklı yaşam gerekse diyabet ve kanserden korunma anlamında şeker yerine önerdiklerini en sağlıklı üründür.


Araştırmacılar agave aurubunun Glisemiks İndeks üzerine etkisini araştırmış ve diyabetiklerde düşük glisemik indekse sahip olduklarını ve yağ dokusunun oluşumunu tetiklemediğini rapor etmişlerdir. Ancak yapılan klinik çalışmalarda ve kimyasal analizlerde bütün agave şuruplarının aynı kalitede olmadığı ve glisemiks indeks üzerinde aynı etkiyi göstermediğini ayrıca belirtmişlerdir. 


Yapılan çalışmalar ve analizlerde kullanılan agave şurubunu "Volcanic Blue Agave Syrup" marka tescili ile olan agave şurubu olduğunun altını çizerek belirtmişlerdir. Dolayısı ile Volcanik Mavi Agave Şurubu satın alan bir kişi %100 agave ve DOĞRU agaveyi satın almış olacaktır. 


Volkanik Mavi Agave, volkanik toprakların olduğu son derece verimli Meksika'nın Guadalajara bölgesinde yetişir. Toprağa bakıldığında parıldadığı görülmektedir. Bu topraklarda yetişen agave dünyanın en iyi agavesidir. Toplanan agaveler geleneksel yöntemlerle işlenir. Bu yöntem daha uzun, maliyetli ve zahmetli olmasına rağmen en iyi kaliteyi elde edebilmek için bu yöntemden vazgeçilmemektedir. Bu işlemlerde asla kimyasal kullanılmaz. Soğuk pres yöntemi ile ürünün özelliğine zarar vermeden elde edilir.


Günümüzde ülkemizde de birçok gıda ürününde skandallar ortaya çıkmıştır. Sahtesi en çok yapılan ürünler tatlandırıcı ve bal gibi ürünlerdir. Tüketici bu konuda kolayca kandırılmaktadır. Bu yüzden ne olduğu bilinen, üzerinde gerekli analizlerin yapıldığı ve klinik çalışmaları ile etkinliği ispat edilmiş ürünleri tercih ediniz ve sağlık için bu ürünü tüketenlerin sağlıklarının bozulmasına alet olmayınız.


İşte size Volcanic Blue Agave Syrup tercih etmek için 5 neden


1. Volcanic Blue Agave şurubu düşük glisemik indekse sahip olduğu klinik olarak ispatlanmış TEK agave şurubudur. İçerisinde Sukroz, Maltoz ve Mannitol gibi sonradan eklenebilecek hiçbir tatlandırıcı özelliğe sahip katkı maddesi yoktur. Bu yüzden diğer agave şurupları gibi kan şekerini çıkartmaz.

2. Volcanic Blue Agave şurubu'nun doğal yapısında insan sağlığına faydası olan sindirim sistemini destekleyen inulin vardır.

3. Agave şurubunun birim kalori değeri şekere eşittir ancak tadı ve yapacağı lezzete katkısından dolayı 1/3 oranında kullanılır. Böylece kalori alımınız da anlamlı seviyede azalır. 

4. Piyasada olan tüm agave şuruplarından daha düşük glisemiks indekse sahiptir.

5. Doğal içeriği dahi olsa diğer tüm markaların içinde en düşük fruktoz oranına sahiptir.


Firmalar Hakkında


Geleneksel üretimi destekleyen Global Goods bölgenin en saygın firmalarından biridir. Üreticiyi ve gelenekleri destekleyen Global Goods bölgenin kalkınmasında önemli bir role sahiptir. Satılan her üründen ayrıca az gelişmiş ülkelere destek amaçlı bağışlar yaparak sosyal sorumluluğunu yerine getirmektedir.


Global Goods, üretimini yaptırdığı her agave partisinin glisemik indeksini ve kimyasal analizini ayrı ayrı ve bağımsız laboratuvarlarda kontrol ettirmekte ve Amerikan standartlarına tam olarak uymaktadır. Şunu belirtmek gerekir ki bunu yapmak zorunlu olmamakla beraber etiket ifadesi herhangi bir agavenin satışı için yeterli bulunmaktadır. 


Natural Life Vitamin ve Sağlık Ürünleri, kurulduğu 2007 yılından günümüze sadece doğal ve üstün kaliteli ürünlerin satışını ve distribütörlüğünü yapmıştır. Volkanik Mavi Agave’nin sağlığa olan katkısı ve yaşam biçimindeki yeri düşünüldüğünde Natural Life için önemli bir ürün olmuştur.

Satın alacağınız her ürün önce sizin sağlığınız için beraberinde doğal üretici ve az gelişmiş ülkelerde desteğe ihtiyacı olan kişiler için önemlidir.


DOĞRU Agaveyi kullanın paranız boşa gitmesin daha önemlisi sağlığınız boşa gitmesin...
USDA ORGANIC CERTİFİCATED
DIABETIC FRIENDLY
www.volkanikagave.com