13 Nisan 2015 Pazartesi

Prostat kanserinde aşı ömür uzatır

Metastatik prostat kanserinin tedavisinde en etkili seçenek, vücuttaki androjenik (hormonel) tepkilerin önlenmesidir. Burada iki farklı yöntem kullanılır. Hormonu baskılama tedavisindeki hedef, dolaşımdaki androjenlerin yani hormonların ortadan kaldırılmasıdır. Anti-androjen yani anti-hormonel tedavi uygulanmasında ise, dolaşımdaki testis ya da adrenal (böbrek üstünde) kaynaklı androjenlerin hormon reseptörlerine bağlanmasının önlenmesi hedeflenmektedir. Testis kaynaklı hormonların dolaşımdan uzaklaştırılması, cerrahi olarak her iki testisin çıkarılması ile sağlanabilir. LHRH antoganistleri (örneğin; gosterenin, buserenin) kullanılabilir. Bunların depo formları üç ayda bir hastaya yapılarak medikal kastrasyon (kısırlaştırma) sağlanacaktır. Ancak bu tedaviye başlamadan önce yan etkilerin önlenmesi için enjeksiyondan yedi gün önce anti-androjen ilaçlara hemen başlanmalıdır. Gerek anti-hormonel, gerek LHRH antogonistleri tedavileri; radyoterapiden önce de başlanarak altı ay ya da bir yıl süre ile onkolog ya da radyasyon onkologların kontrolü altında erken evrelerde yapılabilir. Lokal ileri tümörlerde bu iki ilaca başlanarak tümör küçültülüp ondan sonra radyoterapi yapılabilir. Uzun süre bu ilaçların kullanılması dirence sebep olabilir. Kemik sintigrafisi, belirti vermeyen hastalarda bile ilk üç sene boyunca her sene muhakkak tekrarlanmalıdır. Çünkü biraz önce de söylediğim gibi tümör en çok kemikleri sever. 50 yaşın üzerindeki erkeklerde geçmeyen bel ağrılarında prostat kanseri şüphesi üzerinde durulup tetkikler ona göre yapılmalıdır. 

AŞI YAŞAM SÜRESİNİ UZATIYOR 

Belli bir süre sonra anti-hormonel tedaviye direnç gelişir, PSA değerleri artar ve metastazlar ortaya çıkarsa; yaşam süresi 8-12 aydır. Ancak bu durumda hormon tedavisi bırakılarak kemoterapatik ajanlar devreye sokulur. Siklofosfamid, sisplatin, estramustin, vinblastin, mitoxantron, doxataxel, paxataxel etken maddeli ilaçlar kullanılır. Bunların sağ kalım avantajı verdiği ve hastanın yaşam süresini uzattığı gösterilmiştir. Bu arada kemik metastazlarında lokal radyoterapi ve bifosfonat uygulaması şarttır. Bu son zamanlarda bütün kemik metastazı olan tümörlerde uygulanan bir tedavidir. Bu da kemiğin güçlenmesini sağlamakta, metastazı bir yerde durdurmaktadır. Prostat kanserlerinde esas en büyük gelişme, aşağı yukarı 10 seneden beri yapılan çalışmaların sonucunda ortaya çıkan prostat kanseri aşısıdır. Bu aşı FDA tarafından kabul edilmiş ve kullanılmaya başlanmıştır. Bu belirli merkezlerde yapılmakta ve metastatik olan hastalarda yaşam süresini uzatmaktadır. Bu çalışmalar ileride adjuvan (koruyucu) olarak da kullanma şansını ortaya çıkaracaktır. Bu son zamanların en büyük gelişmesidir. 

GÜNDE YARIM KİLO EV YOĞURDU YİYİN
Prostat kanserinden korunmak için şunlara dikkat edin: 
 Özellikle sporcularda testosteron alımının sınırlandırılması önemli. 
 Aşırı yağlı yemeklerden, kırmızı et, kızartmalar, fazla pişmiş, fazla kızartılmış ızgaralardan kaçınmak gerekli. 
 Meyve ve sebze tüketimini artırın. Özellikle organik elma, kiraz, nar, ananas, mevsim meyvelerinden kara üzüm yiyin. Semizotu, ısırgan yaprağı ve kökü haftada iki kere haşlanarak sarımsaklı yoğurtla tüketilmeli. 
 Yeşil çayı günde en az iki-üç çay bardağı tüketmek faydalıdır. 
 Günde en az bir çorba kaşığı keten tohumunu taze çekilmiş olarak tüketin. Günde yarım kilo ev yoğurdu ya da çökelek yemek önemli. 
 Günde iki bardak organik domates suyu içilmesi önerilir. 
 E vitamini veya selenyum içeren gıdalar veya günde 400 ünite E vitamini ve 100 ünite selenyum alın. 

ORGANİK ELMA KABUĞU İŞE YARIYOR
 2010 yılı Şubat ayında yapılan bir çalışmaya göre; Boswellia Serrata 5-LOX inhibitörü prostat hücrelerinde ölüme sebep olmuş, androjen yani erkeklik hormonlarını azaltmıştır. Anti-anjiyogenetik etki göstermiştir. 
 Wisconsil Üniversitesi'nde 2010 yılında yapılan bir çalışmaya göre; organik elma kabuğu ekstratı, farelerde yapılan çalışmada tümörün gelişmesini bazı fazlarda durdurmuş ve anti-anjiyogenetik yani tümörün kanlanmasını önlemiştir. 
 E vitamininin sekiz formundan biri olan Gamma Tocotrienol'ın prostat kanser hücrelerini azalttığı gösterilmiştir. 

12 Nisan 2015 Pazar

Meyvelerin kabuklarındaki mucizevi şifa

Meyveleri kabukları ile tüketmek çok faydalı. Birçok hastalığa iyi geliyor ve yaşlanmayı geciktiriyor. Ancak üzerindeki kimyasallar yüzünden yemeden önce sirkeli suyla yıkayın

M eyve kabuklarının soyularak mı, yoksa soyulmadan mı tüketilmesi halen tartışmalı bir konudur. Büyük marketlerde satılan meyvelerin üzerindeki çeşitli püskürtme kimyasallar ve mumsu maddeler, meyvenin çabuk bozulmasını önlediği gibi, cezbedici rolünü de artırır. Böylece meyve parlak ve canlı gözükür. Bunun dışında meyvelerin yetiştirildiği zaman üzerine sıkılan böcek ilaçları çok büyük bir tehlike arz eder. Gerek kanser yapıcı etkisi, gerekse aşırı miktarda atılması gerekenden fazla zehirler. Meyve eğer kabukları ile tüketilecekse, kesinlikle elma sirkeli suyla ovuşturarak yıkanmalıdır. Eğer ilaçlı ve mumlu olduğu kabul ediliyorsa kabukları soyulmalıdır. Ancak meyveler, kabukları ile tüketilirse çok büyük yararları vardır.
 MANDALİNA KABUĞU Mandalina kabuğunun, kötü kolesterolü düşürücü etkisi, hazımsızlığı azaltılması, bağırsakları çalıştırması ve yüksek dozda C vitamini içerdiğinden bağışıklık sistemini güçlendirdiği tartışılmaz. Yapılan çalışmalarda, mandalina kabuğunda bulunan tangeretin denilen maddenin beyin tümörlerinin en tehlikesi olan Glioblastomada tümörünü küçülttüğü gösterilmiştir. Beyin tümörü olan hastalarda günde beş mandalina, bir portakal, bir limon kabuğnun beraber çekilerek, içine çok az bir tatlandırıcı konup tüketilmesinin beyin tümöründeki ödemin azalmasını sağladığı gösterilmiştir.
 KARPUZ KABUĞU Karpuzun, resrevetrol içerdiğinden kanserde yararlı olduğunu eskiden beri bilmekteyiz. Karpuzun kabuğundaki sitrülinin, kan dolaşımını rahatlattığı ve yüksek antioksitan etkisiyle yaşlanmaya karşı ve kanser savaşçısı olduğunu bilmemiz gerekir.
 SOĞAN KABUĞU Soğanın dışındaki koyu renkli tabaka koarsetin ihtiva eder. Özellikle kalp hastalığında, damar sertliğinde büyük faydası vardır. Aynı zamanda kanserden korunmada ve kanser tedavisinde faydası vardır.
 ELMA KABUĞU Dünyanın en mucizevi bitkisidir. Yüksek dozda koarsetin ihtiva eder. Elma, cilt yaşlanmasını önler ve bağırsaklara çok yararlıdır. Bağırsak kanserinin oluşmasını engeller. Ayrıca elma kabuğu, mide kanserinin oluşmasını da engeller. Yaşlı kanserli farelere üç ay sürekli olarak elma verildiği zaman farenin kanserojen genetiğine bağlı olan faktörleri dört bine karşı iki bine indirmiştir.
 HAVUÇ KABUĞU Havucun içerdiği kırmızı renk zaten ne kadar yararlı olduğunun bir göstergesidir. Özellikle yüksek dozda betakroten içerdiğinden (diyabeti olmayan hastaların) bütün kanser türlerinde faydası tartışılmazdır.
 NAR KABUĞU Narın elmayla beraber kanser tedavisinde ve kanserden korunmada ne kadar faydalı olduğu pek çok yazılarımda anlatılmıştır. Nar kabuğunun, kanser hastalarında geçmeyen ishalleri durdurucu etkisi son derece önemli.
 CEVİZ KABUĞU Cevizin faydalarını anlatmakla bitmez, ancak ceviz kabuğu alkol ekstresinde bekletilerek veya kaynatılarak kanser hastalarının geçmeyen ishallerinde kullanılmıştır. Ceviz kabuğu, eskiden kolera salgınlarında kullanılan bir tedavi ilacıydı.

ANANAS, BEYİN ÖDEMİNİ AZALTIR
 DOMATES Domatesi genellikle kabuğuyla tüketmek çok yararlıdır. Yüksek dozda likopen içerdiğinden öncelikle prostat kanserinde PSA'yı düşürdüğü ve tedavisinde halen kullanılmakta olduğu bilinmektedir. Ayrıca Amerika'da yapılan ve yayınlanan bir çalışmada, adet görmeyen kadınlarda günde iki bardak domates suyu tüketmenin meme kanseri riskini düşürdüğü gösterilmiştir.
 ANANAS Ananasın kabuğundaki vromelain isimli madde özellikle beyin tümörlerinde beyin ödemini azaltıyor. Ananas; iyice çekilerek lapa haline getirilip bir kavonozda toplanmalı, üzerine kaynar su dökülüp bir saat bekledikten sonra üzerine zeytinyağ ve limon dökerek tüketilmelidir.